Gönüllerde Kartal
  Unutulmayan Futbolcularımız
 
HAKKI YETEN (BABA HAKKI )

Beşiktaş’ın sembolü Baba Hakkı, 1910 yılında Vodina’da doğdu. Henüz 1 yaşındayken ailesi İstanbul’a yerleşti. Babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey, 1914’te Çanakkale’de şehit düştü.

5 kardeşiyle birlikte yaşam savaşı veren Hakkı Yeten askeri okula yazıldı. Bu dönemde Beşiktaş Muradiye semtinde futbola başladı. Maltepe, Halıcıoğlu ve Kuleli askeri takımlarında oynadı. Beşiktaş Futbol Şubesi’nin kurucusu Şeref Bey tarafından Siyah-Beyazlı renklere kazandırıldı. Bu arada askerlik mesleğini bırakarak avukat oldu.

17 yıl Beşiktaş forvetinde özellikle sağiç olarak yer aldı. Otoriter ve teknik oyunculuğuyla kısa sürede kaptan oldu. Özellikle disipline verdiği önem nedeniyle kısa süre içinde “Baba” lakabını aldı. Saha dışında da tam bir beyefendi olan Hakkı Yeten, güçlü yapısıyla rakip oyuncularla ikili mücadelelerde kollarını açar ve karşı takım oyuncusu önüne geçemezdi.

1945’te futbolu bırakana kadar, 1 Türkiye Birinciliği, 2 Milli küme, 1 Başbakanlık Kupası, 7 İstanbul Ligi, 1 İstanbul Şildi, 2 İstanbul Kupası şampiyonluğu yaşadı. 17 yıl formasını giydiği Beşiktaş’ta 439 maçta 382 gol kaydederek inanılması güç bir sayıya erişti. Derbilere de damgasını vuran Baba Hakkı, hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’ye 30’ar gol atarak tarihe geçti.

İkinci Dünya Savaşı nedeniyle A Milli Takım çok az sayıda maç yaptığından Hakkı Yeten de yalnızca 3 kez ay-yıldızlı formayı giyebildi. 27 Eylül 1931’de Bulgaristan’a 5-1 yenildiğimiz maçta tek golümüzü Baba Hakkı atmıştı.

Futbolu bıraktıktan sonra Futbol Federasyonu’nda Asbaşkanlık yaptı. Beşiktaş’ta 3 dönem başkanlık yaptı. Daha sonra yönetimi kurulu tarafından şeref başkanı seçildi. Hakkı Yeten, 17 Nisan 1989 tarihinde yaşama veda etti. Beşiktaş Belediyesi, Fulya Stadı’nın bulunduğu caddeye O’nun ismini verdi.




ŞEREF GÖRKEY


Bir futbolcu düşünün… Maçta bir gol atıyor ama voleleri meşhur olduğu için seyirci golü beğenmiyor… O da gidip hakeme itiraz ediyor: “Hocam golü saymayın. Top elime çarptı.” Kimden mi bahsediyoruz? Elbette ki, Beşiktaş’ın efsane forveti Şeref Görkey’den… Nam-ı diğer Voleci Şeref’ten…

Şeref Görkey, 1913 yılında İstanbul’da doğdu. Annesinin söylediğine göre, yapraklar dökülürken… Çok küçük yaşta Nişantaşı’nda futbola başladı ama yetiştiği yer Beşiktaş Genç Takımı oldu. Kısa sürede yıldızı parlayan Şeref Görkey, 16 yaşında kapısından adımını attığı Beşiktaş’tan bir daha hiç kopmadı.

20 Yıl Boyunca 10 Numara
Şeref Görkey, ilk resmi maçını İstanbulspor’a karşı oynadı. Hep 10 numara giydi ve futbolu da 10 numara olarak bıraktı. Görkey, o yılları şöyle anlatıyordu: “Çok iyi bir ekiptik. Benden bir sene sonra 1931’de Hakkı (Baba Hakkı) takıma geldi. Hüsnü Sağman, Hayati, Adnan vardı. Önümüze geleni yenerdik. O zamanlar Beşiktaş’ın taraftarı artmaya başladı. İki-üç bin taraftara top oynamaya başladık. Rakipleri bazen çok eziyorduk. Hakkı bazen yanıma gelip, "Yahu Şeref, Fevzi ile İbrahim’e de söyleyelim de çok atmayalım. Üzülüyor çocuklar" derdi. Üç-dört gol atıp bırakırdık.

Görkey, derbilerin de unutulmaz golcüsüydü. Galatasaray’a 30, Fenerbahçe’ye 13 kez gol atarak, Baba Hakkı’nın ardından derbilere damgasını vurmayı başardı.

3 Golünden Biri Voleyle
Görkey, futbol hayatı boyunca attığı toplam 320 golün 99’unu voleyle kaydetti. Hiç penaltıdan golü yoktu. Çünkü duran topların fileye gitmesini gol olarak görmüyordu Şeref Görkey. Meşhur voleleri sorulduğunda da hemen Baba Hakkı’yı anıyordu: “Attığım gollerin çoğunda Hakkı’nın emeği vardır. Baba Hakkı, Şükrü Gülesin gibi topu ayağına lokum misali oturtan arkadaşların varsa, o voleleri sen de atarsın!”

Bir keresinde Fenerbahçe’ye normal bir gol atmış Görkey. Tribünlerden hemen “Sana yakışmadı” şeklinde sitemler yükselmiş. Bunun üzerine Şeref Görkey’le hakem arasında şu diyalog yaşanmış:
Şeref Görkey: Hocam bu golü saymayın.
Hakem: Neden?
Şeref Görkey: Elime çarptı hocam
Hakem: Ben görmedim ve golü verdim. Artık iptal edemem. Hakemi “kandıramayan” Görkey, devre arasında soluğu Baba Hakkı’nın yanında alıyor: “İkinci devre hep havadan isterim topları.”
İstediği oluyor ve kendisine ilk devrede sitem eden taraftarlardan, muhteşem bir voleyle adeta özür diliyor.

“Briyantinsiz Çıkmam”
Futbolcuların yurt dışı maçlarına üçüncü mevkide gittiği, yanlarına beslenme çantası verildiği dönemin futbolcusuydu Şeref Görkey. Büyük yokluklar içinde top koşturmalarına rağmen, Voleci Şeref, kıyafetlerine hep dikkat etmiş. Hiçbir maça, saçına briyantin sürmeden çıkmamış. Belki de bu nedenle, kolejli hayranları hep olmuş. Görkey, işte bu kolejli kızlardan birine, Nükhet Hanım’a kaptırmış gönlünü ve 1940 yılında hayatlarını birleştiren imzayı atmışlar.

22 Şampiyonlukta İmzası Var
Beşiktaş futbol tarihinde, 18’i resmi olmak üzere, tam 22 şampiyonlukta imzası olan Görkey, dönemindeki Milli maç azlığından sadece 1 kez A Milli formayı giyebildi. 12 Temmuz 1936 tarihinde Yugoslavya ile oynanan ve 3-3 biten o maçta da, takımın ilk golünü kaydetti. Aralıksız 20 yıl Siyah-Beyaz formamızı giyen Görkey, futbolculuğu bıraktıktan sonra da futboldan kopamadı. Beykoz ve Adalet’in yanı sıra Beşiktaş’ta teknik direktörlük yaptı. 1962 yılında A Milli Takım’da teknik adamlık görevini üstlendi. 1960 yılında da Beşiktaş Divan Kurulu Üyesi olarak, hizmetlerini sürdürdü.





ŞENOL BİROL

1937 yılında Rize’de doğan Şenol Birol, o dönemin en eğitimli futbolcularından biriydi. Edebiyat Fakültesi’ni bitiren Şenol, futbola Zonguldak Kilimlispor’da başladı. Daha sonra Rize Güneşspor ve Sarıyer’de forma giydi. 1958-59 sezonunda Sarıyer formasıyla attığı goller onu, ülkenin en çok konuşulan forvetlerinden biri haline getirdi. Başta Beşiktaş olmak üzere Galatasaray ve Fenerbahçe de genç golcüyü renklerine bağlamak için harekete geçti. Ancak Şenol’un tercihi Kara Kartal oldu. Forvetteki partneri Birol’la birlikte attığı goller yüzünden tribünlerde, “Şenol-Birol gol” tezaruhatı yapılmaya başlandı. İlk 3 sezonda 42 golü rakip ağlara bırakan Şenol’un Beşiktaş formasıyla en başarılı dönemi 1962-63 sezonuydu. Son haftaya kadar Galatasaray’la şampiyonluk için çekişen Beşiktaş, son maçında ikincilikte kalırken, Şenol sezonu 41 maçta 34 golle tamamladı. Bu sayı Şenol’a “bir sezonda en çok gol atan Beşiktaşlı” unvanını da kazandırıyordu. 1962-63 sezonu bitiminde Birol’la birlikte Beşiktaş’tan ayrılıp Fenerbahçe’ye giden Şenol Birol, futbola veda ettikten sonra çeşitli takımlarda teknik adamlık yaptı.


 





BİROL PEKEL

1938’de Kadıköy’de dünyaya gelen Birol Pekel, İstanbul Ticaret Lisesi’nde sporla tanıştı. Üç çocuklu bir ailenin tek oğlu olan Birol Pekel, Beylerbeyi’nde lisanslı olarak basketbol oynarken tesadüfen futbola geçiş yaptı. Beylerbeyi’nde soliç olarak çok başarılı maçlar çıkartarak büyük kulüplerin dikkatini çekti. 1959 yılında transfer olduğu Beşiktaş’ta 1963’e kadar 131 lig maçı oynadı ve 26 gol kaydetti. Türkiye Kupası’nda da Beşiktaş adına 5 gol attı. 6 kez A Milli Takım formasını giyen Pekel 1 de gol attı. Birol Pekel, o dönemlerin ünlü sloganı, “Şenol – Birol gol”ün kahramanlarından biriydi. Şenol’la birlikte Beşiktaş’ta çok başarılı maçlar çıkarttıktan sonra yine Şenol’la birlikte Fenerbahçe’ye transfer oldu.


 




SAMET AYBABA
İskenderunspor’dan 1977-78 sezonunda Beşiktaş’a transfer olan Samet Aybaba, 3 Eylül 1955’te Adana’da doğdu. Siyah-Beyazlı ekipte orta saha ve defansta yer aldı. 11 yıl Beşiktaş forması giydi, kaptanlık yaptı. 334 lig maçında 7 gol atan Samet Aybaba, 1988 Temmuz’unda jübile ile futbolu bıraktı. A Milli Takım’da oynama şansını bir türlü yakalayamayan Aybaba, 2 kez Ümit, 8 kez de genç olmak üzere toplam 10 defa Milli oldu.

2 Lig, 1 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 2 TSYD Kupası Şampiyonluğu yaşayan Samet Aybaba, futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçti. Ankaragücü, Gençlerbirliği, Gaziantepspor gibi kulüplerde oldukça başarılı sonuçlar aldı. Gençlerbirliği, Aybaba döneminde, Türkiye Kupası’nı tarihinde 2. kez müzesine götürdü. Aybaba, başarılı teknik direktörlük kariyerini sürdürüyor.









ZİYA DOĞAN

1961 yılında Gümüşhane’de dünyaya gelen Ziya Doğan, Beşiktaş alt yapısında futbola başladı. 1978-79 sezonunda A Takım’a yükseldi. Kısa sürede mücadeleci futbolu ve çalışkanlığı ile takımın gözdesi oldu. Önceleri kafa vuruşları zayıftı. Toprak zeminli Şeref Stadı’nda yaptığı idmanlar sayesinde bu eksikliğini kapattı ve uçarak attığı kafa golleriyle ünlendi. Orta saha oyuncusu olmasına karşın son derece gole yakın bir stili vardı. Beşiktaş formasıyla 9 sezonda 194 lig maçında 38 gol attı. Türkiye Kupası’nda da 9 golün altında onun imzası vardı. 1 kez A, 3 kez Ümit, 6 kez Olimpik olmak üzere 10 kez Milli formayı giydi. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçen Doğan, Beşiktaş’ta Nevio Scala’nın yardımcısı olarak çalıştı. 2001-2002 sezonunda ligin son sırasındaki Malatyaspor’un kümede kalmasını sağlayarak, bu meslekte de başarılı bir çizgi yakaladı. Ziya Doğan, Türk Futbolu’nda aranan teknik adamlardan biri olmayı, başarılı kariyerini sürdürüyor.









RIZA ÇALIMBAY
2 Şubat 1963 yılında Sivas’ta doğan Rıza Çalımbay, futbola Beşiktaş Minik Takımı’nda başladı. Bitmez, tükenmez enerjisi ve saha içindeki çalışkanlığı nedeniyle “Atom Karınca” lakabı ile anıldı.

1980-81 sezonunda A Takım kadrosuna yükselen Rıza Çalımbay, orta sahanın sağında parladı. Ayrıca orta sahanın ortasında ve sağbek mevkiinin de alternatif adamıydı. Bireysel oyuna çok pirim tanıyan Türk futbolundaki ilk görev adamlarından biriydi belki de Rıza...

Beşiktaş A Takımı’nda 16 sezonda 494 lig maçında 41 gol kaydetti. Birinci lig tarihinde en çok forma giyen Beşiktaşlı futbolcu unvanını kazandı. Futbol yaşamı boyunca sadece Beşiktaş formasını giyen Rıza Çalımbay, unutulmaz kaptanlardan biri oldu.

16 yılda 6 Lig, 3 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanığı, 1 Başbakanlık ve 6 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşayan Çalımbay, 1996 Temmuz’unda yaptığı jübile ile futbolu bıraktı.

37 kez A, 8 kez Ümit ve 6 kez de Genç olmak üzere toplam 51 kez Milli formayı giydi. 13 Kasım 1991’de 3-1 kaybettiğimiz İrlanda Cumhuriyeti maçında tek golümüzü penaltıdan kaydetti. Fenerbahçe’ye 6, Galatasaray’a da 1 gol atan Rıza, derbilerdeki üstün performansıyla dikkatleri çekti.

1992’de UNICEF’in düzenlediği maçta Dünya Karması’nda yer alan ve Alman Milli Takımı’na karşı sahaya çıkan Rıza, bu onuru alan ilk Beşiktaşlı olmayı da başarmıştı.

1995-96 sezonunda Beşiktaş formasıyla jübile yaparak yeşil sahalara veda eden Rıza Çalımbay, futboldan hiç kopmadı ve kariyerine antrenörlük yaparak devam etti. 2 yıl Ümit Milli Takım Teknik Direktörlüğü yapan Rıza Çalımbay, 2000 Avrupa Şampiyonası’nda Avrupa’nın ilk 8 takımı arasına kalan A Milli Futbol Takımımız’da Teknik Direktör Mustafa Denizli’nin yardımcısıydı. 3 ay İngiltere’de antrenörlük kursuna katılan Rıza Çalımbay, 2000-2001 sezonunda Christoph Daum’un yardımcısı olarak Beşiktaş’ta görev aldı. Bir süre Göztepe’yi çalıştıran Çalımbay, sonra Denizlispor’da elde ettiği başarılar ile adından çok söz ettirdi. Göreve geldiğinde, ligde sondan 5. sırada yer alan Denizlispor’u bir sezon sonra UEFA Kupası’nda 4. tura kadar çıkarmayı başardı. Ankaragücü’nde ve 2004-2005 sezonu ilk yarısında Çaykur Rizespor’da başarılı kariyerine devam etti ve 2005 yılı Ocak ayında Beşiktaş'a teknik direktör oldu.





METİN TEKİN (SARI FIRTINA )

Beşiktaş’ın “Sarı Fırtınası” Metin Tekin, 1964 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Avukat olan babasının büyük çabalarıyla Kocaelispor altyapısında futbola başladı. Fuleli deparları, sürati ve çalımlarıyla kısa sürede sivrilen Metin, PAF Ligi’nin yıldız futbolcusuydu. Kocaelispor A Takımı’nda oynamadan Beşiktaş onu transfer etti. 1982-83 sezonunda henüz 18 yaşındayken Beşiktaş forması giyen Metin, siyah-beyazlı ekibin sembol isimlerinden biri oldu.

1982’den 1997’ye kadar 320 lig maçında oynayan ve 47 gol atan Metin, Beşiktaş’ta 5 Lig şampiyonluğu yaşadı. Beşiktaş’tan hiç ayrılmak istemeyen, Vanspor’da bir sezon kiralık olarak oynadıktan sonra siyah-beyazlı formayla jübilesini yapan Sarı Fırtına, Fenerbahçe’ye 13, Galatasaray’a da 8 gol atmayı başardı.

34 kez A Milli formayı giyen ve 2 gol atan Metin Tekin, Avrupa Kupaları’nda da çok başarılı maçlar çıkarttı. Özellikle 1993-94 sezonunda Kösice’yi eleyerek uzun yıllar sonra tur atlayan Beşiktaş’ın o günkü 2 golünü birden kaydeden Metin’in, Avrupa Kupaları’nda toplam 6 golü bulunuyor.

Futbolu bıraktıktan sonra spor yazarlığı yapan Metin Tekin, daha sonra antrenörlüğe başladı. Gençlerbirliği ve Samsunspor’da Erdoğan Arıca’nın yardımcısı olarak görev alan Metin Tekin, Beşiktaş tribünlerinin hâlâ dilinde olan “Metin-Ali-Feyyaz” üçlüsünün en renkli isimlerindendi.









FEYYAZ UÇAR (KİBAR )

Türk futbol tarihinin unutulmaz golcülerinden biri olan Feyyaz Uçar, 27 Ekim 1963’te İstanbul’da doğdu.

Futbola Avcılar Kulübü’nde başladıktan kısa bir süre sonra Beşiktaş Genç Takımı’na geldi. Serpil Hamdi Tüzün yönetimindeki genç takımın en iyilerinden biri olarak sivrilen Feyyaz’ın, A Takım’a geçişi de çabuk oldu.

Şeref Stadı’nın tozlu sahasında golün her türlüsünü atan genç yıldız, 1982-83 sezonunda A Takım kadrosuna girdi. Attığı gollerle “Bay Gol” lakabını aldı. “Metin-Ali-Feyyaz” üçlüsünün en skorer ismiydi. 16 sezonda 320 lig maçında 170 golle, Beşiktaş’ın Türkiye Ligi’ndeki en büyük golcüsü oldu.

Feyyaz Uçar, büyük maçların büyük golcüsüydü. Derbilere damgasını vuran ünlü forvet, Galatasaray’a 18, Fenerbahçe’ye 16 gol atarak Hakkı Yeten ve Şeref Görkey’in ardından yetişen en büyük golcü olduğunu kanıtladı. Ayrıca Türkiye Kupası’nda kaydettiği 17 golle tüm zamanlarda bu kupada en çok gol atan Beşiktaşlı unvanını da elde etti.

4 Lig, 3 Kupa, 4 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 6 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşayan Feyyaz Uçar, 25 kez A, 3 kez Ümit ve 2 kez Genç Milli Takım formasını giydi.

1994-95 sezonunun başında Yönetim ile yaşadığı bir anlaşmazlık sonucu, Beşiktaş ile ilişkisi kesildi, Fenerbahçe’ye transfer oldu. Sarı-Lacivertli takımda bir yılı aşkın bir süre futbol oynadıktan sonra Kuşadası ve Antalyaspor’da da forma giyen ünlü yıldız, 1997’de futbolculuk yaşamını noktaladı. O, hep Beşiktaşlı Feyyaz olarak kaldı.

Futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlık yolunu seçen Feyyaz, Rıza Çalımbay’la birlikte önce Göztepe, ardından Denizlispor’da çalıştı. Feyyaz Uçar, 2002-2003 sezonu başında Lucescu’nun yardımcılığını üstlendi ve 100. yılımızdaki şampiyonluğumuzda büyük pay sahibi oldu.









ALİ GÜLTİKEN

Efendi kişiliğiyle, futbolumuzun ‘beyefendi’ futbolcularından biri olarak kabul edilen Ali Gültiken, futbola Bakırköy Yücespor Kulübü’nde başladı. Ardından Beşiktaş Genç Takımı’na geldi, 1984-85 sezonunda A takıma yükseldi.

Orta saha ve forvet elemanı olup, 1 sezon da sağbek mevkiinde oynadı. Beşiktaş’ta 262 lig maçında 91 gol kaydetti. 1987-88’de 38 maçta 30 golle en yüksek performansını gösterirken, gol krallığındaTanju Çolak’ın arkasında ikinci sırayı aldı.

Beşiktaş’ın yenilgisiz şampiyonluğu kazandığı 91-92 sezonunun kader maçında Ali’yi kötü bir sürpriz bekliyordu. 9 Mayıs 1992’de İnönü Stadı’nda oynanan maçta takımı adına bir gol de atan Ali, çok ağır bir sakatlık geçiriyor ve yeşil sahalardan uzak kalıyordu. Bu sakatlığın etkisinden tam olarak kurtulamayan başarılı futbolcu, bir süre daha futbol oynasa da, eski formunu yakalayamıyor ve 27 yaşında Beşiktaş’tan kopmak zorunda kalıyordu.

Siyah-Beyazlı forma ile 5 lig, 3 Kupa, 4 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık ve 5 TSYD Kupası şampiyonlukları yaşayan, Avrupa Kupaları’nda 2 gol kaydeden Ali Gültiken, Fenerbahçe’ye karşı 7, Galatasaray’a karşı da 9 gol atmayı başardı.

7’si A, 11’i Ümit, 5’i Olimpiyat, 15’i de Genç olmak üzere 38 kez Milli forma giydi. 1995 Temmuz’unda transfer olarak son sezonunda Kayserispor’da oynadı. Beşikaş- İstanbulspor maçıyla futbol yaşamını noktaladı.

Futbolu bıraktıktan sonra spor yazarlığı ve teknik adamlık yapan Gültiken, önce Erzurumspor’da çalıştı ardından Rasim Kara’nın yardımısı olarak Yozgatspor’da görev aldı.








MEHMET ÖZDİLEK

Oyun stili ile Belçikalı Vincenzo Scifo’ya benzetilen Mehmet Özdilek, 1966’da Samsun’da dünyaya geldi. Samsun Ladikspor’da futbola başladıktan sonra 1988’de Kahramanmaraşspor’u 2. Lig şampiyonu yaptı. İnanılmaz futbol yetenekleri, kısa sürede büyük takımlar tarafından keşfedilmesine neden oldu.

1988-89 sezonunda bir daha hiç ayrılmayacağı, gerçek yuvası Beşiktaş’a geldi. 13 yıl Siyah-Beyazlı formayı giydi. Orta saha ve zaman zaman forvette yer aldı.

Kısa boyuna karşın müthiş zamanlaması ve futbol zekâsı ile sayısız kafa golüne de imza atan “Şifo” lakaplı Mehmet, 387 lig maçında 130 gol kaydetti. Bu rakam ona, tüm zamanlarda Türkiye Birinci Ligi’nin en çok gol atan orta saha oyuncusu unvanını da getirdi.

4 Lig, 4 Kupa, 4 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık ve 5 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşadı. 31 kez A, 7 kez Olimpik olmak üzere Milli formayı 38 kez giydi.

Beşiktaş’a 3 yıl kaptan olarak hizmet veren Mehmet, muhteşem bir jübile ile futbolu bıraktıktan sonra 1 yıl boyunca İngiltere’de antrenörlük ve yabancı dil eğitimi gördü.








NİHAT KAHVECİ

Kasım 1979’da İstanbul’da doğan Nihat Kahveci, Beşiktaş altyapısında futbola başladı. 1997-98 sezonunda, takımda gençleştirme operasyonu yapan Toshack, onu hemen fark etti. Yasin, Savaş ve Aydın’la birlikte Nihat da A Takım’a girdi. Güçlü ayakları, uzaktan şut atma yeteneği ve süratiyle kısa sürede Beşiktaş’ın vazgeçilmez oyuncusu oldu.

2001-2002 sezonunda sergilediği performans onu Avrupa’ya taşıdı. Eski teknik direktör Toshack tarafından Real Sociedad’a transfer olan Nihat, Beşiktaş formasıyla 5 sezonda 115 lig maçı oynadı 27 gol attı.

2002 Dünya Kupası’nda da yer alan Nihat, Milli Takım’ın da vazgeçilmez oyuncuları arasında yer alıyor.





 
  Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı! Copyright
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol